11 Aralık 2013 Çarşamba

İçimde Ölen Biri Var


"Hadi bir şeyler söyle, çocuk gözlerim dolsun. İçinden "Git!" diyorsun. Duyuyorum gülüm. Gideceğim, son olsun. "

                                                                                                                                                                                     Ahmet KAYA


*          *          *
            Bir şey vardı şuramda. Acırdı arada. Yutkunurken hissederdim. Nefes bile aldırmazdı bazen. Yokladım, yok yerinde bu gece. Düşüyor sanki çok derinlere. Yere çarpma sesi gelsin diye bekliyorum ama gelmiyor. Bir uğultu alıyor onun yerini. Giderek uzaklaşan bir uğultu... Fısıltıya dönüşüyor. Sonra da sonsuz bir sessizlik... İnsana aslında bir şey duyduğunu sandıran o sessizlik. Kulak kesiliyorum tek bir nefes bile olsa duymak için, ama çıt çıkmıyor. İşte o çıkmayan çıt gibi artık benliğin.
           
            Her gece yanı başımda olan yüreğin de ayak sürüyerek uzaklaşıyor şimdi yüreğimden. Bu kez durması için bacaklarına tutunmuyorum sıkı sıkı. Sadece izliyorum. Kendine has ritmiyle, sallanarak uzaklaşan o adamı…
           
            Biraz uzaktan bir çakmak sesi geliyor. Sonra sigaranın ucu tutuşuyor çakmağın alevinde, duyuyorum. Birkaç nefes, ardından havaya bırakılan bir duman kümesi... Dağılırken fark ediyorum bir yumruk gibi çıkıyor iki dudağının arasından o duman kümesi. İlkokuldayken öğretmenimiz, kalplerimizin kendi yumruklarımızın büyüklüğü kadar olduğunu söylemişti. Bakıyorum, evet, yumruğum kadar. Sonra bir kez daha, bir kez daha… Derken son nefes ve bir yumruk daha... Sanki o son nefesle tamamen yüreğimi atıyorsun ruhundan dışarıya.
           
            Yol dümdüz. Hava açık. Yarında mı kar yağacak? Bak son dördün de yok bu kez. Oysa ne zaman geceleri o yolda gökyüzüne baksak son dördünü görürdük hep.
           
            Sen ilerliyorsun. Ağır aksak bir şey mi var arkanda, anlamadım. Ama var ile yok arasında bir görüntü takip ediyor sanki seni. Dönüp arada bir ona bakıyorsun, tedirginsin, kaçar gibi hızlandı adımların. Anılarımız mı o kurtulmaya çalıştığın? Bir ara itiyorsun, senden uzak olsun istiyorsun, birkaç adım gerinde kalıyor ama sonra yine kapatıyor arayı. Sen kurtulmaya çalıştıkça o paçana yapışıyor.
           
            Yanakların nemlenmiş. Ağlıyor olamazsın değil mi? O akan yaşların sebebi hikmeti tırnaklarını morartan soğuk mu yoksa son kez yüzünde hissettiğin soluğum mu?
           
            Yolun sonuna yaklaştın. Buradan bir dönüş olmalı. Duraksadın bir an. Nereye dönsem diye düşünüyorsun kanımca. Sakalını sıvazlayan ellerin bunun göstergesi. Anılarımız hala paçandan çekiştirmekte. Arada bir uzağa savuruyorsun ama diyorum ya hemen koşup arayı kapatıyor. Dönüp bakmamak için verdiğin savaşa şahidim uzaktan. Gülümsüyorum. “Ah şaşkınım!” diyorum. Bense saklamıyorum gözyaşlarımı. Gidişinle solan gamzelerimi yeşertmesini temenni ederek döküyorum yanaklarımdan tek tek.
           
            Hala bir karar veremedin. Ne bir adım ileri atıyorsun ne de bir adım geri. Beni mi bekliyorsun yoksa? Ama yok, bu kez ayaklarım yere çivilenmiş gibi. Yüreğim sana koşsa, koşmak istese ayaklarımın direnişine kim bakar, bilirim, ama bu kez yüreğim de kararsız sanki. Senin için çarpıyor fakat ilk kez aynı şiddetle de senden, kollarından, nefesinden, gözlerinden kaçmaya çalışıyor.
           
            Bak biri belirdi uzaktan. Tanıyor muyum? Evet. Sana mı bakıyor? Yoksa sen mi seslendin yüzünü sana dönsün diye? İstiyor musun onu? Ya da bir başkasını isteyebilmek için mi çırpınıyor kalbin? Bak yaklaşıyor. O da görüyor beni, tanıyor görür görmez. Biraz tedirgin sanki… Yok, yok benden değil. Gözlerindeki ‘ben’i görmüş olmalı. Oysa bir de yüreğindekini görse ardına bakmadan uzaklaşır ya, neyse.
           
            Artık ellerin rahat bıraktı sakalını. Sanırım verdin kararını. Ne yöne? Işık nereden göründü sana?
           
            Gidiyor musun? Peki, git.

            Sakın! Arkana dönecek gibisin. Dönme. Hareket vakti yüreğimden...

            Yolun açık olmasın bensizken. Bencilce evet, iyi niyetim de yok.

            Hakkım mı? Beni emanet ettiğin Allah’a kalsın. Şu ömrü hayatında bir kez daha yüzümü göreceğin o güne kalsın.


            Ve şimdi sen bende dinlediğim bir Ahmet Kaya şarkısı kadarsın; " İçimde ölen biri var. "